9 Ağustos 2013 Cuma. - Araştırmalar, kilo verme ameliyatının obez insanlara kilo almanın ötesinde, örneğin tip 2 diyabetin erken remisyonuna neden olabilecek şekilde fayda sağlayabildiğini göstermiştir. Cerrahinin yağlı karaciğer hastalığı semptomlarını da tersine çevirebileceğini bulmuşlardır.
Salı günü Hücre Metabolizmasının dijital baskısında yayınlanan sonuçlar, bazıları yağlı karaciğer hastalığı olan ve diğerleri olmayan normal ve aşırı kilolu hastalarda karaciğer örnekleri üzerine yapılan araştırmalardan elde edilmiştir. Sonuçlar, DNA'yı değiştiren kilo verme ameliyatının etkilerine başka bir örnek sunmaktadır.
Obezite ve tip 2 diyabetli kişilerde bir dizi karaciğer bozukluğu içeren alkolsüz yağlı karaciğer hastalığı (NASH), sanayileşmiş ülkelerde en yaygın kronik karaciğer hastalığıdır. EHNA dünya çapında baskın hastalıklardan biri haline gelmiştir.
Deneysel bir çalışmada araştırmacılar, alkolik olmayan yağlı karaciğerin farklı aşamalarına sahip 27 obez bireyden, karaciğer hastalığı olmayan 18 sağlıklı obez bireyden ve karaciğer hastalığı olmayan normal ağırlıktan 18 obez bireyden karaciğer örneklerini analiz ettiler. Gen ekspresyonunu düzenleyen DNA'da kimyasal bir modifikasyon olan sakilasyon, alkolsüz yağlı karaciğeri olan hastalarda çeşitli genlerde değişir.
İnsülin metabolizması ve sinyalizasyonunda yer alan anahtar enzimleri kodlayan bu genlerin dokuzunun ifade seviyeleri de sağlıklı bireylerde gözlenenlerden farklıydı. Diğer yandan, gen ekspresyonunu etkileyen proteinler için bağlanma yerleri, hastaların karaciğer hastalığı genlerinde zenginleştirilmiştir.
Joseph Hampe ve meslektaşları ayrıca kilo kaybı ameliyatından önce ve sonra hastaların karaciğer biyopsilerini karşılaştırdıklarında, ilişkili EHNA metilasyon değişikliklerinin kısmen geri dönüşümlü olduğunu bulmuşlardır. Sonuçlar, kilo kaybı ameliyatının DNA'nın kimyasal ekspresyonunu değiştirdiğini, bu da gen ekspresyonunu etkiler.
Almanya'daki Dresden Üniversite Hastanesi'nden yazar Dr. Hampe, "Bu DNA modifikasyonları, hastalığın evrimindeki ilk adımlara işaret edebilir ve bu nedenle gelecekteki araştırmaları yönlendirebilir" diyor. "Çok uzun vadede yeni terapötik seçeneklere yol açabilir."
Kaynak:
Etiketler:
Çıkış Yapmak Ilaçlar Güzellik
Salı günü Hücre Metabolizmasının dijital baskısında yayınlanan sonuçlar, bazıları yağlı karaciğer hastalığı olan ve diğerleri olmayan normal ve aşırı kilolu hastalarda karaciğer örnekleri üzerine yapılan araştırmalardan elde edilmiştir. Sonuçlar, DNA'yı değiştiren kilo verme ameliyatının etkilerine başka bir örnek sunmaktadır.
Obezite ve tip 2 diyabetli kişilerde bir dizi karaciğer bozukluğu içeren alkolsüz yağlı karaciğer hastalığı (NASH), sanayileşmiş ülkelerde en yaygın kronik karaciğer hastalığıdır. EHNA dünya çapında baskın hastalıklardan biri haline gelmiştir.
Deneysel bir çalışmada araştırmacılar, alkolik olmayan yağlı karaciğerin farklı aşamalarına sahip 27 obez bireyden, karaciğer hastalığı olmayan 18 sağlıklı obez bireyden ve karaciğer hastalığı olmayan normal ağırlıktan 18 obez bireyden karaciğer örneklerini analiz ettiler. Gen ekspresyonunu düzenleyen DNA'da kimyasal bir modifikasyon olan sakilasyon, alkolsüz yağlı karaciğeri olan hastalarda çeşitli genlerde değişir.
İnsülin metabolizması ve sinyalizasyonunda yer alan anahtar enzimleri kodlayan bu genlerin dokuzunun ifade seviyeleri de sağlıklı bireylerde gözlenenlerden farklıydı. Diğer yandan, gen ekspresyonunu etkileyen proteinler için bağlanma yerleri, hastaların karaciğer hastalığı genlerinde zenginleştirilmiştir.
Joseph Hampe ve meslektaşları ayrıca kilo kaybı ameliyatından önce ve sonra hastaların karaciğer biyopsilerini karşılaştırdıklarında, ilişkili EHNA metilasyon değişikliklerinin kısmen geri dönüşümlü olduğunu bulmuşlardır. Sonuçlar, kilo kaybı ameliyatının DNA'nın kimyasal ekspresyonunu değiştirdiğini, bu da gen ekspresyonunu etkiler.
Almanya'daki Dresden Üniversite Hastanesi'nden yazar Dr. Hampe, "Bu DNA modifikasyonları, hastalığın evrimindeki ilk adımlara işaret edebilir ve bu nedenle gelecekteki araştırmaları yönlendirebilir" diyor. "Çok uzun vadede yeni terapötik seçeneklere yol açabilir."
Kaynak: